ArdArda
Burada sinemadan tiyatroya,siyasete,spora,müziğe,mizaha kadar bir çok konuda görüşlerimi,yazılarımı,şiirlerimi paylaşacağım.Her yorum bir fikri temele dayandığı sürece değerlidir.Görüş,yorum ve eleştirilerinizi bekliyorum.
23 Nisan 2012 Pazartesi
Telefonda Alo Dememizin Hikayesi
Telefonu icat eden Graham Bell, ilk telefon hattını sevgilisinin evine çeker. Bir gün atölyesinde telefon çalınca arayanın sevdiği kızdan başkası olmayacağını bildiğinden Graham Bell, telefonu açar açmaz ''Alessandra Lolita Oswaldo'' der. Graham Bell, zamanla sevgilisine telefonda isminin baş harfleriyle hitap etmeye başlar ve bu Lolita'yı telefonu her açışında ''alo'' diye karşılar. İşte telefonda kullandığımız ''alo sözcüğü Graham Bell'in sevgilisinin adının kısaltmasıdır.
Bu hikayenin sonrasında sevgilisi, Graham Bell'in bitmek tükenmek bilmeyen denemelerinden rahatsız olur ve Bell'i terk eder, ama ismi milyarlarca insanın ağzında her gün söylenmeye devam eder.
Yeni bir şey öğrendikçe hiçbir şey bilmediğimi anlıyorum ve sorgulamanın, soru sormanın öneminin iyice farkına varıyorum. Size ''alo'' diyorum :)
Arda Girgin
21 Mart 2012 Çarşamba
Ruhun Şad Olsun Satı Kadın

Bugün Satı Kadın'ın ölüm yıl dönümü... (d. 1890 - ö. 21 Mart 1956) Peki kimdir bu Satı Kadın?
19 Mart 2012 Pazartesi
Çanakkale Geçilmez, Mustafa Kemal Yenilmez

Koca Seyit ve Mustafa Kemal'le Bir Anısı
Koca Seyit, 275 kilogram ağırlığındaki top mermilerini sırtlayan meşhur kahraman... Çanakkale Savaşından sonra Seyit Onbaşı'nın top mermisi sırtında fotoğrafını çekmek istediler. Kaldıramadı. Yine savaş çıksın yine kaldırırım dedi.
Çanakkale'de askerlerin menüsü; şekersiz üzüm hoşafı, bazen yarım tayın ekmek, bazen 1 tayın ekmek, bazen ekmek yok...
Koca Seyit'e 1 tayın ekmek yetmiyor, Koca Seyit'in tayınını ikiye çıkaralım diyorlar. Koca Seyit, diğer arkadaşlarıma da 2 tayın verecekseniz bunu kabul ederim diyor. Bakıyorlar imkanlar kısıtlı, bu mümkün değil Koca Seyit'e de 1 tayın ekmek veriyorlar. İşte bu Koca Seyit'in koca ruhu, koca yüreğidir Çanakkale Savaşını kazandıran... Daha sonra Mustafa Kemal'le karşılaşınca aralarında şöyle diyalog geçti:
-Koca Seyit denen onbaşı sen misin evladım?
-Evet benim kumandanım.
-Tek başına nasıl kaldırabildin koca gülleyi?
-Allah’ın izniyle oluverdi kumandanım. Sankim gülle ufacık tefecik bir çam bölmesi gibi geliverdi.
-Peki asker, sen kumandanlarından hiçbir para, altın gibi ödüller kabul etmemişsin, varlıklı da değilsin, acaba bu nedendir?
-Olsun komutanım. Memleketimize kırkyılın başı bi iş, bi hizmet yaptıysak, hemen ödül, mükafat mı olurmuş. Sonacım benim eskerlemdeki en büyük mükafatı siz verdiniz. Beni yanınıza çağırıp, fincan gayve sunmanız benim için en büyük mükafattır, gumandanım!
-Asker gülleyi kaldırdığın gibi beni de kucaklayıp kaldırabilir misin? Söyle asker, çekinmeden söyle, kaldırabilir misin?
Koca Seyit biraz durakladıktan sonra, Atatürk’ün yüzüne anlamlı şekilde bakıp, sorusunu yanıtlar:
-Hayır kumandanım.
-Niye, ben koca gülleden daha ağır mıyım sanki?
-Gülle başka, siz gene başka kumandanım. Sizi ben del kimsecikler galdıramaz. Çünküm sizin büyüklüğünüz, ağırlığınız gülleyle ölçülemez, gumandanım!
-Sanıyorum eski bir askersin. Askerlikten bıktın mı, terhis olup da evine döndükten sonra bu ocağa seni yeniden çağırsalar severek, isteyerek, gönlünce yine koşar gelir misin?
Koca Seyit hiç düşünmeden:
-Tabey gelirim gumandanım. Değil dokuz sene on sekiz sene de yapsam ekserlimi sizin gibi gomutanlar haydin ekser ocana gelin dedi miydi tabeyke hemen gene koşup gelirin, cevabını verir.
Seyit Onbaşı, savaştan sonra ormancılık ve kömürcülük işlerine devam etti. Bir gün Mustafa Kemal'in karşısına çıkaracaklar, üstü başı kömür içinde, eve gidip üstümü değiştireyim diyor, olmaz paşa bekler diyorlar. Apar topar götürüyorlar. Kaymakam, bu halde paşanın karşısına çıkaramam, şunu gidin bir hamama götürün diyor. Hamama götürüyorlar Koca Seyit'i. Kıyafet de bulmak lazım buna diyorlar, kaymakamın kıyafetini veriyorlar Seyit'e. Seyit iri yarı, kaymakam kısa boylu, Seyit'in üstünde komik duruyor kaymakamın elbisesi. Atatürk, Seyit'i bu halde görünce gülüyor. Hey Koca Seyit bu ne hal? diyor. Seyit: Paşam kaymakam hamamına giren böyle olur diyor. Aralarında şöyle diyalog geçer:
- Sana maaş bağlatalım Onbaşı
- İstemem gomutanım, ben para için değil milletim için orduya hizmet ettim.
Bu cevap karşısında Atatürk çok duygulanır..
Ancak Seyid Onbaşı her ne kadar maaş istemesede ilk gazi maaşı kendisine bağlanır..
1939da Seyid Onbaşı öldüğünde ortaya şöyle bir şey çıkar; gazilik maaşı hesabında birikmiş, Koca Seyid ise paranın bir kuruşuna dahi dokunmamıştır..
Çanakkale Can Pazarında Oğlunun Ölüsünü Gören Doktor
Çanakkale'de sağlık imkanları çok yetersiz, yaralıların yaşama şansı yüzde 50'den az ise ölüme terk ediliyor, kurtarılma şansı yüksek olanlarla aralarında zorunlu bir tercih yapılıyor. Bir tane yaralının yüzünü açıyorlar, doktor bir bakıyor, öz oğlu, oğluna torpil yapmıyor, hemen diğer yaralıyı istiyor, oğlunun mezarına ancak ertesi gün gidiyor. Bugün kaç tane doktor bunu yapabilir?
Çanakkale ruhuna çok ihtiyacımız var, o ruhu özlüyoruz. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün Çanakkale kahramanlarının, şehit ve gazilerimizin ruhu şad olsun.
Mehmet Akif Ersoy'un dizeleriyle bitirelim:
Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı
Arda Girgin
Not: Çanakkale'deki savaşa ait tarihi eserler 1973'te Milli Park yapılıp koruma altına alınana kadar devlet ve halk tarafından satılmış. Tarihimize sahip çıkamıyoruz. Tarihine sahip çıkmayanın geleceği olmaz.
7 Mart 2012 Çarşamba
''Zulme Karşı Direnmeye Var mısınız?''

25 Şubat 2012 Cumartesi
Vagon Li ve Türk Dili

19 Ocak 2012 Perşembe
Agos Önü

Bir Cuma günü
Agos'un önü
Oldu kan gölü
Yerde yatıyor ölü
Güvercinleri ürkütmeyin
Özgürce uçabilsin
Hrantları öldürmeyin
Düşünceyi savunabilsin
O özgür bir güvercindi
Avcı gagasından vurdu gitti
Onu köpeklere yem etti
Avcılar öldürmeyin güvercinleri
Bu ne biçim ülke anlayamadım ki
Ölmeden önce vatan hainiydi
Şimdi oldu şehit gazeteci
Yarın öbür gün unutulmayacak mı
Biz yüzyıllarca kardeşçe yaşamadık mı
Soykırım denen hikaye emperyallerin uydurması
Şimdi onların eline öyle bir koz verdik ki
Bu fanatik meczup katil vatanına mı hizmet etti
Arda Girgin
Hrant Dink 5 yıl önce bugün öldürüldüğünde yazmıştım bu satırları... Katilin arkasındaki karanlık güçlere hala dokunulamadı.Katili de yaşının küçük olması nedeniyle yakın bir zamanda serbest kalacak.Hrant Dink de böyle Ocak aylarında gündem saptırma malzemesi,mezesi olarak kullanılacak,unutulacak.Bu cinayet tarihin puslu sayfalarında yerini alacak. Nokta.......................
13 Ocak 2012 Cuma
Zeitgeist-Zamanın Ruhu
