12 Ağustos 2011 Cuma

Can'dır Yücel



Hep doğum günü yazacak değilim,bugün de bir ölüm yıldönümünü yazacağım.12 yıl önce 12 Ağustos'ta aramızdan ayrıldı şair Can Yücel.
1-Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen2-Gökyüzünde bi bulut3-Bitliste beş minare4-Bir yazlık biri kışlık iki platonik sevgili5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigaraiçilen beyaz duvarı6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü7-Palandökende bi palan, iki döken8-Kostamonu da üç kasto9-Üç fay hattı10-Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma11-Dünyada mekan12-Ahirette iman13-Denizde kum14-Uzayda yerçekimsizlik15-Bi çuval gazoz kapağı16-Bi kiprit kutusu sigara izmariti17-Onsekiz saç biti18-Biri ingilizce 6 adet küfür19-Yirmi tane boş naylon poşet20-Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht21-Bi sürü saç sakal, kıl, tüy, yün22-Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank23-Bi ayakkabı çekeceği24-Üç don lastiği25-İki büyük taş kütlesi 26-Bir adet ağaç gölgesi27-Üç kuş kanadı sesi28-Bi sürü kedi köpek29-Bi marmara denizi30-Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci31-Her aksam karıştırılan dört çöp bidonu32-Çalip çalip kaçılan beş melodili apartman zili 33-Nakit 15 lira34-Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bi ömür... şeklinde açıkladığı malvarlığını miras olarak bıraktı.


Atatürk dönemi milletvekili,İsmet İnönü döneminin Milli Eğitim Bakanı,Köy Enstitülerinin mimarı Hasan Ali Yücel'in oğludur Can Yücel.



''Sene 1943.*
Ankara Atatürk Lisesi’nin en pırıltılı iki öğrencisi
-birbiriyle canciğer- devlet bursuyla yurtdışında eğitime gidebilmek için, Milli
Eğitim Bakanı’nın makam odasına girerler. Bakan bakar çocuklara, “sen oğlum,
fazlasıyla hak ettin, gideceksin” der... Sonra öbürüne döner, “sen oğlum,
fazlasıyla hak ettin ama, gönderemem, kalacaksın” der. Çocuklar çıkar
odadan...*
“Kalan” elini cebine sokar, yıllardır biriktirdiği harçlıklarını
“giden”e uzatır, al bunu lütfen, hiç olmazsa amacımı kısmen gerçekleştireyim
der... Kucaklaşır, vedalaşır iki arkadaş.
*
Giden, Gazi Yaşargil.*
Kalan, Can Yücel.


Milli Eğitim Bakanı’nın oğlu!''(Yılmaz Özdil-KPSS-Hürriyet) http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/15620973.asp

Lafını esirgemeyen,yeri geldi mi küfürü basan,göte göt demeyi bilen biridir Can Yücel.


Can Yücel,yazılarında göt kelimesini kullandığı için mahkemeye verilir.Can Yücel mahkemede şu fıkrayı anlatır:Bir köyde ateşli bir hasta vardır,kasabadaki doktora götürülür.Doktor fitil verir,köylülere fitili anüsten vermesini söylerler.Köylüler tabii anüs nedir bilmez,koskoca devletin doktorunu aramaya çekinip muhtara haber verirler,muhtar doktoru arar.-Biz ne yapacağımızı bilemedik dohtor bey.Muhtar,köylülere döner:Makattan verin dedi dohtor der.Makat nedir,onu da bilememiş tabii köylüler,bu sefer ihtiyar meclisi toplanmış,yine biri aramış doktoru,çok kızacak doktor çok diye söylenmişler kendi aralarında... Sonunda doktoru arayan köylü,dedim ben size çok kızacak diye,götüne sokun dedi :Can Yücel,ne diyeyim hakim bey,bizim köyde göte göt derler diye bitirir savunmasını ve beraat eder.


Can Yücel'e bir televizyon programında bir öğrenci,soru sormuş olmak için sorar:Hangi takımı tutuyorsunuz? Can Yücel:Valla eşimle ben genellikle benim takımlarımı tutuyoruz.


Yine bir televizyon programında rahmetli Duygu Asena,Nazım Hikmet için kartpostal şairi demiştir.Can Yücel,televizyona bağlanarak Duygu hanım,kart sizsiniz,postal da size girsin diyerek telefonu kapamıştır.



Can Yücel'e sorarlar:Zeki Müren'e niye paşa diyorlar? Can Yücel:Paşalara ibne diyemedikleri için ibnelere paşa diyorlar.



Komünizmle ilgili bir tartışmada Can Yücel'e de fikrini sormuşlar. Can Yücel:Türkiye'de komünist olmak tüzük değil büzük ister.


Bir kadın;Can Bey, sizin hayranınızım der.Can Yücel:Yatalım o zaman.Kadın:Aşkolsun.Can Yücel:Aşk da olacak tabii...


Can Yücel birgün sarhoşken gökyüzüne bakar,Can Yücel'den şairane bir söz bekleyen arkadaşı sorar:Baba ne görüyorsun? Can Yücel:Çok sarhoşum,a.. koyayım.


Can Yücel'in Yeni Türkü tarafından bestelenen Başka Türlü Bir Şey şiiri ile yazıyı bitirirken ışıkla kal Can Yücel diyorum.


BAŞKA TÜRLÜ BİR ŞEY


Başka türlü bir şey benim istediğim


ne ağaca benzer, ne de buluta


burası gibi değil gideceğim memleket


denizi ayrı deniz,havası ayrı hava..



bir başka yolculuk dalından düşmek yere


yaşadığından uzun


bir tatlı yolculuk dalından inmek yere


ağacın yüksekliğince


dalın yüksekliğince rüzgarda


ve bir yeni ömür


vardığın çimen yeşilliğince


nerde gördüklerim


nerde o beklediğim


rengi başka tadı başka..

Arda GİRGİN






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder